Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2016/16882 E. , 2016/12819 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, bozmaya uyarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2016/16946 E. , 2016/12900 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, bozmaya uyarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/32691 E. , 2016/12839 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı-karşı davalı şirket, maddi tazminat ile manevi tazminatın ödetilmesi, davalılar-karşı davacılar ise manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın ve karşı davanın reddine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı-karşı davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.05.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı-karşı davalı adına Avukat... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2016/16702 E. , 2016/12869 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı sendika, işverenin sürekli işlerde taşeron işçi çalıştırdığının, bu şekilde Toplu İş Sözleşmesi'nin 14. maddesine aykırı hareket ettiğinin tespiti ve sataşmanın önlenmesi talebine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı sendika vekili, davalı şirketin işletmesi için yıllardan beri imzalanan toplu iş sözleşmelerinin tarafı olduğunu, imzalanmış bulunan son toplu iş sözleşmesinin 01.01.2014-31.12.2016 yürürlük süreli olduğunu, ... m. 14 e aykırı olarak sürekli işlerde geçici işçi ve müteaahhit/taşeron işçisi çalıştırdığını, yasal yollara başvurmadan önce davalıya yazılı başvuru yapılarak ... e uygun hareket etmesinin istendiğini, daha öncede grup içinde yer alan 3 ayrı işletmede yine aynı hükme aykırı hareket edilmesi nedeniyle 3. İş Mahkemesinin 2003 yılında verdiği karar ile ... e aykırılığın tespit edilerek sataşmanın önlenmesine karar verildiğini, aynı grup içinde yer alan .. Sanayi AŞ aleyhine önlenmesine karar verildiğini, ...iş mahkemesinde delil tespiti istendiğinde bulunulduğunu, mahallinde yapılan inceleme ile delil tespiti yapıldığını, buna bağlı olarak açılan tespit ve sataşmanın önlenmesi davasının halen derdest olduğunu, kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen aykırılığa devam edildiğinden bu konudaki sataşmanın önlenmesine karar verilmesini ve ... in açık hükmüne aykırılığın ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ihlal edildiğini iddia ettiği 14. Maddenin başlığının “Geçici işçi” olduğunu, alt işveren ilişkisinin bu madde kapsamında yer almadığını, toplu iş sözleşmesinde alt işverenlik ilişkisini yasaklayan bir hükmün bulunmadığını, hal böyle iken davacı tarafın binlerce kişinin çalıştığı cam fabrikalarının bulunduğu bir sektörde alt işveren ilişkisini tamamen ortadan kaldırıcı bir tespitin yapılması talebinin haksız olduğunu, müvekkil şirket ile davacı sendikanın 50 yıldan uzun süredir toplu iş sözleşmesi akdettiklerini, 14. Maddedeki müteahhit firma ibaresini tek başına değerlendirmenin maddenin 2. Fıkrası ile açık çelişki oluşturacağını, 14. maddenin iki hükmü birlikte değerlendirildiğinde bu maddenin geçici işçi çalıştırılması hususunu düzenlediğinin açıkca anlaşıldığını, ... in yıllık ücretli izinler başlıklı 26. maddesinde “sürekli geçici işçi çalıştırabilecek is...nai durumu düzenleyen hükme göre izin dönüşüm ekibi adı altında geçici işçi alınabileceğinin düzenlediği, böylece geçici işçi çalıştırmama kuralı ve is...nalarının düzenlendiğini 14. maddede yer alan müteahhit firma ibaresinin geçici işçi çalıştıran müteahhit firmaları işaret ettiğini ve müteahhit firmanın geçici işçi çalıştıramayacağını ifade ettiğini, yüzlerce işçinin çalıştığı cam fabrikalarında uzmanlık gerektiren yemek, temizlik, bahçıvanlık, güvenlik gibi yardımcı işlerin alt işveren aracılığı ile yaptırılmasının otuz iş günlük süreye tabi kılınması, bu süreyi geçtiği zaman toplu iş sözleşmesine aykırı olduğunun iddia edilmesinin çalışma yaşamının olağan akışına aykırı olduğunu, davacı sendikanın uzmanlık gerektiren işlerde alt işveren ilişkisi kurulmasına karşı 4857 sayılı İş Kanunu döneminde hiçbir girişimde bulunmadığını, 12 yıldır kanuna uygun kurulan bu ilişkiye sessiz kalan davacının geçici işçi başlıklı bir maddeyi ileri sürerek açtığı davanın dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, davacının delil tespit taleplerinin sulh hukuk mahkemesi tarafından reddedildiğini, ...3. İş mahkemesinin delil tespitine itiraz edildiğini, itiraza uğrayan tespitin hükme esas alınamayacağını, toplu iş sözleşmesinde alt işverenlik ilişkisini yasaklayan bir hüküm bulunmadığını, hal böyle iken davacı tarafın binlerce kişinin çalıştığı cam fabrikalarının bulunduğu bir sektörde alt işveren ilişkisini tamamen ortadan kaldırıcı bir tespitin yapılmasını haksız şekilde talep ettiğini, halbuki ... m. 14ün sadece geçici işçi çalıştırılmasını engelleme amacını güttüğünü, m. 26'daki is...na düzenlemenin de geçici çalıştırma yasağının is...nası olarak düzenlediğinin açık olduğunu, davacının 12 yıldır kanuna uygun alt işveren ilişkilerinde tamamen sessiz kaldığını ,davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, Uyuşmazlık konusunun taraflar arasında düzenlenen Toplu İş Sözleşmesinin 14. madde de geçen "müteahhit firma" ibaresine verilecek anlam ve ... madde 14 hükmünün yorumu olduğu, Yargıtay’ın, toplu iş sözleşmesinin normatif hükümlerinin yorumunda sözleşmelerin yorumuna ilişkin esasların geçerli olacağını hükme bağladığı, toplu iş sözleşmesi kendine özgü bir özel hukuk sözleşmesidir ve normatif hükümler sözleşme taraflarının ortak iradesinin ürünü olduğu, bu nedenle, dava konusu hükmün yorumunda sözleşmelerin yorumlanmasına ilişkin esaslara uyulması, böylece güven teorisi çerçevesinde tarafların ortak sözleşme iradelerinin belirlenmesi, buna rağmen sonuca ulaşılamıyor ise, toplu iş sözleşmelerinin kural olarak işçi lehine hükümler getirdiğinden hareketle, işçi lehine yoruma başvurulması gerektiği, sözleşmenin yorumlanması ile tarafların karşılıklı irade beyanlarının ortak anlamının tespit edileceği, gerçek veya varsayımsal ortak arzunun tespitinde ilk başvurulacak unsurun, sözleşmede tarafların kullandıkları deyimler olduğu, kullanılan deyimler ve sözleşmenin hükümlerinin tek başına değil, sözleşmeninin bütünü içinde değerlendirileceği, lafzi yorumla varılan çözümün sözleşmenin yapıldığı sıradaki şartlara uygun olup olmadığının üzerine durulması gerektiği, tarafların sözleşmenin kurulmasından sonraki davranışlarının da yorumlanacak konudaki ortak anlayışlarını belirleyecek unsurları taşıyabileceği, lafzi yorumla sonuca varılması mümkün olmaması hali için yargı ve öğreti tarafından bazı yardımcı yorum kuralları kabul edildiği, bunların ;
1-Hükmün yorumunda tereddüt halinde hükmü düzenleyen tarafın aleyhine olan anlamının
2-O hükümle yükümlülük altına giren lehine olan anlamının
3-Tereddüt halinde kanundaki yedek hukuk kurallarından ayrılan çözümün dar yorumunun
tercih edileceği, dava konusu toplu iş sözleşmesinin "Geçici İşçi" başlıklı 14. Maddesine de"Yasada belirtilen sürekli işlerde geçici işçi ve müteahhit firma çalıştırılamaz. Belirli süreli tevsi, montaj ve fırın tamir işlerinde belirli süreli hizmet akdi ile çalıştırılan işçilerle, süreksiz işlerde çalıştırılan geçici işçiler hakkında bu toplu iş sözleşmesi uygulanmaz. Şu kadar ki daimi işlerde bir aydan fazla geçici işçi çalıştırılamaz” kuralına yer verildiği, bu hükümle bağlantılı ... madde 26/II ise ".... Yıllık ücretli izinler.... Nisan ve Ekim ayları arasında kullandırılır. İşveren Nisan ve Ekim ayları arasındaki süre içinde sadece yıllık ücretli izin hakkını kullanan işçilerin çalıştıkları bölümlerde çalıştırılmak üzere "izin dönüşüm ekibi" adı altında işçi alabilir. Bu işçilere ... hükümleri uygulanmaz" kuralının düzenlendiği, her iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, tarafların esas olarak geçici işçi çalıştırılmasını düzenleme amacını güttükleri, buna göre, süreksiz işlerde ve yıllık izin kullanan işçiler yerine izin dönüşüm ekibi adı altında geçici işçi çalıştırılması gibi iki is...na dışında geçici işçi istihdam edilmemesi konusunda tarafların anlaştıkları, esasen, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, hükümde geçen müteahhit firma ibaresinin anlamı, özellikle alt işveren ilişkilerini kapsayıp kapsamadığına ilişkin olduğu, madde 14' de yer alan müteahhit teriminin, geçici işçi terimleri uygulamada kullanılan terimler olup, üçüncü kişi üzerinden kanuna aykırı işçi teminini ve bu işçilerin sürekli olarak istihdamını önlemeye hizmet ettiği, esas sorunun, müteahhit teriminin kanuna uygun alt işveren ilişkileri kurulmasını önleyip önlemediğinin tespiti olduğu, tarafların ... hükmünü hiç değişmeden korumaları, 2002' den 2014 yılına kadar işveren kanun çerçevesinde alt işveren uygulamalarını sürdürmekle birlikte, sendikanın toplu pazarlık masasında veya yargı önünde hiçbir girişimde bulunmaması karşısında, tarafların ortak iradesinin kanuna uygun alt işveren uygulamasını sınırlama amacını gütmedikleri sonucuna varılmasını zorunlu kıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1. Usul açısından;
6100 sayılı HMK.’un 166/1. Maddesi uyarınca “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir”. Aynı maddenin 4. Fıkrasında ise bağlantının ne olduğu açıklanmış ve “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılacağı” belirtilmiştir.
Dosya içeriğine ve aynı gün incelenen aynı mahkemenin 2016/27-28-29 ve 30 Esas sayılı (Dairemizin 2016/16703-16704-16705 ve 16706) dava dosyaları incelendiğinde, aynı sendika tarafından aynı Toplu İş sözleşmesi hükmüne dayanılarak Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin uygulandığı işverenlere karşı aynı talep istemi ile dava açılmıştır. Mahkemece aynı nitelikte davalarda aynı bilirkişilerden rapor alınmıştır. Usul ekonomisi ilkesi ve HMK.’un 166. Maddesi uyarınca davaların birleştirilmeden sonuçlandırılması usule aykırıdır. 2. Esas açısından;
Somut uyuşmazlıkta uzun yıllardan beri yenilenen Toplu İş Sözleşmesinde yer alan “yasada belirtilen sürekli işlerde, geçici işçi ve müteahhit firma çalıştırılamaz. Belirli süreli tevsi, montaj ve fırın tamiri işlerinde belirli süreli hizmet akdi ile çalıştırılan işçilerle, süreksiz işlerde çalıştırılan geçici işçiler hakkında bu toplu iş sözleşmesi uygulanmaz” hükmün işverenin asıl ve yardımcı işlerde alt işveren uygulamasına gitmesini yasaklayıp yasaklamadığı, bu hükmün geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu niteliği ile dava 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 53. Maddesi uyarınca yorum ve sözleşmenin uygulanmasının tespiti davasıdır.
Toplu iş sözleşmesi özerkliğinin bir sonucu olarak yetkili taraflar, üyelerin çalışma ilişkilerini düzenleyen, bu ilişkilere doğrudan ve zorunlu olarak uygulanan hukuk kuralları yaratabilme erkine sahip olmaktadır. Toplu İş Sözleşmesi iş sözleşmeleri üzerinde doğrudan doğruya zorlayıcı bir etki meydana getirdiğinden bunlara normatif hükümler denir. Taraflar toplu iş sözleşmeleri ile çalışma ilişkilerini düzenleyen genel ve objektif nitelikte (normatif) kurallar koyabilmekte, kanunların “mutlak emredici” sınırları çerçevesinde üyelerin iş ilişkilerini kanundaki hükümlerden ayrı ve fakat aynı hukuki değerde düzenleyebilmektedir.
Toplu İş Hukukunda normatif düzenleyici hükümler yanında, borç doğurucu hükümlere yer verilebilir. Bu hükme giren sonuçlar sadece iş sözleşmesinin tarafları (işçi sendikası ile işvereni veya işveren sendikasını) yükümlülük altına sokar, işyeri işçileri için herhangi bir hak ve yükümlülük doğurmaz.
Tarafların karşılıklı hak ve borçlarına ilişkin hükümlerden bir kısmı, toplu iş sözleşmelerinde tarafların üzerine düşen görevleri iyi niyetle yerine getirmelerine ilişkin hükümlerdir. Bunların başında “dirlik borcu(çalışma barışının korunması)” gelir. Taraflarının karşılıklı hak ve borçlarını düzenleyen hükümler arasında açıkça yer verilmese bile her toplu iş sözleşmesi dirlik borcunu içerir.( SUR, MELDA: ‘İş Hukuku Toplu İlişkiler’, Güncellenmiş 4. Bası, 2011 , s.247.). Bu yönü ile iş barışını koruyucu özelliği vardır. Toplu iş sözleşmesinin uygulanması ve denetlenmesine dair kayıtlar borç ilişkisi hükümleri kategorisinde yer alır.
Toplu İş Sözleşmesinin taraflarından biri, toplu sözleşmenin teşekkülüne dair irade beyanının sakat olduğunu, başka bir deyimle hata ve hile neticesi bu beyanın yapıldığını iddia ve ispat etmedikçe, toplu sözleşme hükümleri işveren, sendika ve sendikanın üyesi bulunan işçi hakkında da geçerlidir(9. HD, T.29.03.1991, E.1991/ 6488, K.1991/ 6704).
Ayrıca Toplu İş Sözleşmeleri süreli olup, süre sonunda yenisi imzalandığında, tekrar edilen hükümler var ise bu hükümlerin sendika veya işçi tarafından uzun süre uygulanması yönünde bir uyuşmazlık yaratılmaması tarafların iradesinin bu yönde olmadığını göstermez. Zira irade uygulanmaması yönünde ise yenilenen Toplu İş sözleşmesinde bu kuralın konulmaması gerekir. Hüküm korunuyor ise hükümsüzlüğü ve iptali ileri sürülmediği sürece tarafları bağlayacaktır.
Belirtmek gerekir ki 4857 sayılı İş Kanunu sistematiğine göre, kural olan işverenin asıl ve yardımcı işlerini, kendi işçileri ile faaliyetini yürütmesidir. Asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işte, alt işveren uygulaması ile işçi çalıştırması ise is...nai bir durumdur.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan ve yenilenen Toplu İş sözleşmesinde yer alan “yasada belirtilen sürekli işlerde, geçici işçi ve müteahhit firma çalıştırılamaz” hükmündeki müteahhit kavramının alt işveren olduğu açıktır. Zira asıl-alt işveren uygulamasında, alt işveren kavramının uygulamada ve sözleşmelerde müteahhit (yüklenici), taşeron olarak yer aldığı bilinen bir olgudur. Kaldı ki davacı sendikanın aynı uyuşmazlık konusunda 2002 yılında 3. İş Mahkemesine dava açtığı ve açılan davada mahkemece 10.07.2002 gün ve 2002/204 E, 2002/1029 K sayılı karar ile davanın kabulüne ve “davalı işyerinde müteahhit firma(taşeron) ve işçilerinin işyerinde açık ve kapalı alanların saha temizlik hizmetleri, tahmil işleri, yemek hizmetleri ve bunların hazırlanmasından dağıtımına kadar olan işlemleri, pompa, fan ve toz emme sistemlerinin tamamını planlı ve koruyucu bakımlarının ve paletlerin bakılması, şoförlük ambar hizmetlerinin, ofis boy-hizmetlerinin 1475 sayılı İş Kanunu’nun 8. Maddesinde düzenlenen nitelikleri bakımından 30 iş gününden fazla süren sürekli iş olduğunun ve durumun halen işyerinde yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinin 14. Maddesine aykırılık teşkil ettiğinin ve işyerinde yapılan işlerin sözleşmenin 14. Maddesinin ihlali olduğunun tespitine, muarazanın giderilmesine” karar verilmiş ve bu karar Dairemizin 10.10.2002 gün ve 2002/20284-18771 sayılı ilamı ile onanmıştır. Bu kararda açıkça müteahhit kavramının alt işveren olduğu belirlenmiştir.
Kararın 1475 sayılı İş Kanunu döneminde verilmiş olması, daha sonra yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun alt işveren kavramını tanımlaması ve ayrıntılı düzenlemesi, yargı kararı ile daha önce uygulanan alt işveren, müteahhit kavramını değiştirmez. Toplu İş sözleşmesi hükmü 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de değişmemiştir. Sözleşmenin 14. Maddesi bütünü ile değerlendirildiğinde ve ayrıca yıllık ücretli izinle ilgili 26. Madde düzenlemesi dikkate alındığında, süreksiz işlerde, belirli süreli işler ile yıllık ücretli izinde olan işlerin izinde oldukları süre için geçici işçi (ödünç iş ilişkisi) veya müteahhit (taşeron-alt işveren) işçisi çalıştırılabileceği, bununda dışında sürekli işler olan işverenin asıl ve yardımcı işlerinde geçici işçi veya alt işveren işçisi çalıştırılamayacağı çok açık olarak belirtilmiştir.
O halde toplu iş sözleşmesinin bu hükmü ile sürekli ve belirli süreli işlerde işverenin, alt işveren uygulamasına gitmesi sınırlandırılmıştır.
İşverenin Toplu İş Sözleşmesi ile alt işveren uygulamasına gidemeyeceğine ilişkin sözleşme hükmü, borç doğurucu bir hükümdür. Bu hüküm, işverenin sürekli işleri kendi işçileri ile yapmasını öngördüğünden ve is...nanın uygulanmasını yasakladığından geçerli bir hükümdür. Bu hükmün işverenin girişim özgürlüğünü tamamen ortadan kaldırdığı düşünülemez. Zira belirtildiği gibi, işyerinde asıl olan ister asıl iş, ister yardımcı iş olsun bu işleri kendi işçileri ile yerine getirmesidir. İşverenin bu borçlandırıcı hükme uyması gerekir.
Sonuç olarak taraflar arasındaki Toplu İş sözleşmesi hükmünün alt işveren uygulamasını kapsadığından, bu yönde yorumlanması gerekirken, “2002' den 2014 yılına kadar işveren kanun çerçevesinde alt işveren uygulamalarını sürdürmekle birlikte, sendikanın toplu pazarlık masasında veya yargı önünde hiçbir girişimde bulunmaması karşısında, tarafların ortak iradesinin kanuna uygun alt işveren uygulamasını sınırlama amacını gütmedikleri” gerekçesi ile istemin reddi hatalıdır. Mahkemece bu hüküm bu şekilde yorumlanmalı, davalının alt işveren uygulamasına konu sözleşmeler getirtilmeli, sürekli işlerin verildiğinin tespiti halinde, dirlik borcu, çalışma barışının korunması kapsamında bu yöndeki uyuşmazlığın giderilmesine karar verilmelidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 31/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2014/36740 E. , 2016/12830 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31/05/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisi kapsamında 25.04.2007 den itibaren çalıştığını, iş sözleşmesinin halen devam ettiğini, garson olarak en son yol ve yemek ücreti dahil aylık net 1000 TL ücret aldığını, 24 saat çalışıp 24 saat dinlendiğini fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, gerçeğe aykırı fazla mesai tahakkuku olan bordroların geçmişe dönük imzalatıldığını iddia ederek fazla çalışma ücret alacağını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı vekilinin fazla çalışma ücret alacağına yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Dosya içeriğine ve sunulan bordrolara göre davalı işyerinde her ay yapılsın ya da yapılmasın 2008 yılına kadar 60, sonrasında da 22 saat fazla mesai ücreti ödendiği görülmektedir. Mahkemece, bu tahakkuklar nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemiz uygulamasına göre imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. Ayrıca iş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, yıllık ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Somut uyuşmazlıkta dosyaya mübrez bordrolarda fazla mesai hanesi açıkça öngörülüp, ister çalışsın ister çalışmasın fazla mesai ücreti ayrıca ödendiğinden, işyeri uygulaması olarak fazla mesai ücretinin aylık ücrete dahil edildiğinin kabulü gerekir.
Dosyadaki bilgi, belge ve özellikle davalı tanık anlatımlarına göre davacının işyerinde günlük 10 saat çalıştığı, buna göre de ara dinlenmesinin tenzili ile yapılan hesaplamada haftalık 9, aylık 36 saat fazla çalışma yaptığı anlaşılmıştır.
Bu durumda; davacıya 60 saat fazla mesai ücreti ödendiği dönemde, bu alacak tamamen ödendiğinden bu dönem için talebin reddi yerinde ise de aylık 36 saatten daha az fazla mesai ücreti ödenen dönemde tam karşılık ödenmediğinden fark fazla mesai ücreti hesaplanıp hüküm altına alınması gereklidir. Eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350.00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 31.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2014/36739 E. , 2016/12829 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, jestiyon prim alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31/05/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde 01.04.1996-30.09.2010 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin performans yetersizliği nedeniyle feshedilmesini müteakiben işe iade talepli dava açtığını ve işe iade kabul kararının kesinleşmesi üzerine işverence işe başlatılmayıp işe başlatmama hali için kararda öngörülen tazminat ve ücret alacaklarının ödendiğini, ancak bu kapsamda jestiyon prim alacağının ödenmediği iddia ederek, 2011 yılına ait jestiyon prim alacağının ödenmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık, davacının jestiyon primi alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece, davalı işyerinin de uygulanan Personel İşleri Yönetmeliği’nin 23/b maddesi hükmüne, davacının işyerinde iş akdinin 30.09.2010 tarihinde feshinden sonra fiili çalışmasının olmamasına, ayrıca 2010 yılındaki çalışmasına karşılık jestiyon priminin kendi beyanına göre ödendiğinin ve 2011 yılına ait jestiyon priminin talep edildiğinin saptanmasına göre davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğindeki bilgi, belge ve özellikle davalı işyeri yönetmeliğinden, ilgili yıla ilişkin jestiyon prim alacağının takip eden yılda ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı 2011 yılına ilişkin jestiyon prim alacağını talep etmiştir. Davacının işe iade davasına konu işveren feshi 30.09.2010 tarihinde gerçekleşmiştir. İşe iade davasında verilen feshin geçersizliğine ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine davacı işçi tarafından işe başlama talebinin davalı işverence kabul edilmeyip iş güvencesi tazminatı ile 4 aylık boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının ödendiği, ancak bu ödemeler arasında jestiyon priminin bulunmadığı da sabittir.
4857 sayılı İş Kanunun 21/1 inci maddesine göre davacının iş akdinin fesih tarihi davalı işverenin kesinleşen işe iade kararı üzerine davacıyı işe başlatmadığı tarih olup, buna göre işveren işe iade kararının mali sonuçlarının tamamını ödemekle yükümlü olur.
Bu durumda; 2011 yılında ödenmesi gereken 2010 yılına ilişkin jestiyon priminin hüküm altına alınması gereklidir. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350.00 TL.duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2014/37002 E. , 2016/12833 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31/05/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat... Telciler geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin aylık ücret miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Davacının davalı işyerinde uluslararası tır şoförü olarak çalıştığı sabittir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının aylık ücretinin asgari ücret +sefer priminden oluştuğu saptanmıştır. Sefere primi miktarının ise bildirilen emsal ücret araştırmalarının gidilen ülkelere göre değişkenlik gösterdiği için ortalaması alınarak 500 EURO kabul edilmiştir.
Davacının asgari ücret +sefer primi ile çalıştığının kabulü dosya içeriğine uygundur. Ancak dosyadaki bilgi, belge ve bilhassa taraf tanık beyanları ile pasoport kayıtlarındaki sefere gidilen Ülkeler nazara alındığında, sefer prim miktarının 500 EURO yerine 400 EURO olarak kabulü gerekir. Aylık ücret miktarı buna göre yeniden belirlenmelidir.
3-Mahkemece hükmedilen alacak miktarlarının brüt mü yoksa net mi olduğunun kararda belirtilmemesi HMK.’nın 297/2. maddesine aykırı olup, infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 31.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/31913 E. , 2016/12808 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı ...A. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2014/36737 E. , 2016/12827 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31/05/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat .. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin haksız olarak feshedilmesinden dolayı ..1. İş Mahkemesi'nde işçilik hak ve alacaklarının tahsili amacıyla dava açmasını müteakiben davalı Şirketin davaya konu icra takibini başlattığını, takibe konu senedin çalıştığı sırada bir arkadaşının arabasının arızalanması ve davalı iş yerine tamir için getirmesi akabinde müşterilerden alınan teminat senedinin o gün iş yerine arkadaşının gelememesi ve işinin olması nedeniyle tarafından imzalandığını, sigorta şirketi tarafından aracın masrafları karşılandığında teminat senedinin ortadan kaldırılması gerekirken ortadan kaldırılmadığını, davalı tarafından işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dava açtıktan sonra bahse konu senedi ...cra Müdürlüğü'nün 2013/12948 Esas sayılı dosyasıyla takibe konulduğunu iddia ederek takibin iptaline, haksız ve kötü niyetli takip başlatan davalı aleyhine % 40'tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, mahkemenin görevli olmadığını, bononun teminat amacıyla verilmediğini, borç para karşılığında düzenlendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan delillere göre davacının davalı şirkette çalışırken arkadaşı H.B.'nin aracını tamir için davalı Şirkete getirdiği, aracın kaskolu olduğu, kaskolu araçların tamir işleri yapılırken kaskodan şirkete para ödeninceye kadar teminat olması gerekçesiyle tamire getirilen araç sahiplerinden senet alındığı, bu şekilde bir uygulamanın olduğu, H.B.'nin aracının tamir edilmesi nedeniyle de genel uygulama gereği şirketin senet almak istediği ancak H.B.'nin ulaşılamaması nedeniyle iş yerinde çalışan ve H.B.'nin arkadaşı olan davacının senedi kendi adına imzalamak istediğini Şirkete bildirdiği ve Şirketin de bunu kabul ettiği, aracın tamir işleri bittikten sonra kasko şirketi tarafından davalı Şirkete gereken ödemelerin yapıldığı, bundan dolayı senedin hükümsüz kaldığı, genel uygulama gereği imha edilmesi veya ilgilisine verilmesi gerektiği halde bunun yapılmadığı, aradan uzun zaman geçtikten sonra davacının iş akdinin sonlandığı, işçi alacakları için davacının davalı şirkete .. İş Mahkemesi'nin 2012/1749 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, bu dava açıldıktan sonra şirketin daha önceden davacının yukarıda belirtilen gerekçelerle imzaladığı senedi icra takibine koyduğu, oysa ki senetteki miktara yönelik davacıyla şirket arasında bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığı, senedin kötü niyetli olarak davalı şirket tarafından davacı işçinin işçilik alacakları için dava açtıktan sonra takibe konulduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Dosya içeriğine göre; davalı işyerinde kaportacı olarak çalışan davacı, takibe konu senedi arkadaşının borcuna karşılık verdiğini iddia etmiş ve iddia edilen bu olguyu Mahkeme de kabul etmiştir.
Takibe konu senedin hizmet akdinden kaynaklı olmaması, davacının başkasının borcuna karşılık teminat vermesi nedeniyle uyuşmazlıkta genel mahkemelerin görevli olduğu düşünülmeden işin esasına girilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00 TL. duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/2773 E. , 2016/12853 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle feshedildiğini, kıdem tazminatının tahsili talebiyle 25. İcra Müdürlüğü'nün 2012/19499 sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız olarak takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 657 sayılı Kanunun 4/C maddesi uyarınca sözleşmeli personel olarak çalıştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Sorun daha çok statü hukukuna tabi kamu çalışanları ile yine kamuda çalışan işçiler arasındaki ayrım noktasında ortaya çıkmaktadır.
T.C. Anayasasının 128 inci maddesi, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” şeklindedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinde, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görüleceği hükme bağlanmıştır. Değinilen maddenin (C) bendinde geçici personelin, bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna ... ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimseler oluğu belirtilmiştir.
657 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde; "Bu Kanun, .. İdareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarında veya .. Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında uygulanır.
Sözleşmeli ve geçici personel hakkında bu Kanunda belirtilen özel hükümler uygulanır."şeklindedir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesinde iş mahkemelerinin görevi, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi” olarak belirlenmiştir.
Memur, sözleşmeli personel ve geçici personelin konumu statü hukukunu ilgilendirdiğinden, idare ile çıkacak olan uyuşmazlıklar iş mahkemeleri yerine idarî yargı yerinde çözümlenmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının davalı...Başkanlığında bahçıvan olarak 657 sayılı Kanunun 4/C maddesi kapsamında çalıştığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki ilişki statü hukukundan kaynaklanmakta olup, 4857 sayılı Kanun kapsamına giren bir iş sözleşmesi bulunmadığından davanın görülmesinde idari yargı görevlidir.
Mahkemece, davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilip hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, 31/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
..
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/31883 E. , 2016/12814 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/2559 E. , 2016/12904 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/3166 E. , 2016/12858 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/3098 E. , 2016/12895 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı-karşı davalı, kıdem tazminatının ödetilmesine, davalı-karşı davacı şirket ise ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı-karşı davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 31/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2015/31120 E. , 2016/12799 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı veya geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek; feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının,müvekkiline ait işyerinde başka bir işçi ile kavga etmesi nedeni ile iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; işverenin, işyerinde merdiven sayısını çalışan sayısı kadar hazır etmeyerek taraflar arasındaki kavganın meydana gelmesine bir nevi sebebiyet verdiği, ve kavgaya karışan diğer işçiyi de işten çıkarmadığı gerekçeleri ile feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesih sebebi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar.
İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (d) fıkrasına göre, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene veya aile üyelerinden birine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, anayasanın 25 ve 26’ncı maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarf ettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Bunun gibi, işçinin, işveren veya aile üyelerinden olmamakla birlikte, işverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması özellikle işverenin şahsının önemli olduğu küçük işletmeler bakımından bu durum iş sözleşmesinin feshi için geçerli neden oluşturacaktır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir(Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2007/37481 Esas, 2008/12505 Karar sayılı ilamı).
Türk Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir.
İş Kanunu’nun 5. Maddesine göre de “İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz. İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz”. İş Kanunu’nun 5. Maddesi ile ayırımcılık açısından doğrudan ayırımcılığın yanı sıra dolaylı ayırımcılık da yasaklanmış, ancak doğrudan veya dolaylı ayrımcılık kavramları tanımlanmamıştır.
Somut olayda; davacı ile davalı işverenin diğer bir işçisi arasında meydana gelen kavga olayı sonrasında, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği savunulmaktadır. Tanıklar görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını beyan etmişlerdir. Dosya kapsamından kavganın kim tarafından başlatıldığı tespit edilemese de karşılıklı olduğu ve kavgaya karışan diğer işçinin iş sözleşmesinin feshedilmediği anlaşılmaktadır.
Davalı işverenin diğer işçinin iş sözleşmesini feshetmeyerek eşit işlem borcuna aykırı davrandığı ve bu